Düşük F/K Oranlı Hisseler – Değer Yatırımında 2025 Fırsatlar

Düşük F/K Oranlı Hisseler

Borsada değer yatırımının temel göstergelerinden biri F/K oranıdır. Bu oran, hisse senedinin fiyatının, şirketin kârına oranını gösterir. Düşük F/K oranı, genellikle ucuz kalmış hisselere işaret eder.

Yatırımcılar için düşük F/K oranlı hisseler, gelecekte değer kazanma potansiyeli taşır. Ancak tek başına bu oran yeterli değildir. Sektör ortalamaları ve şirketin büyüme hızı da dikkate alınmalıdır.

Özellikle ekonomik belirsizlik dönemlerinde, ucuz çarpanlarla işlem gören hisseler ilgi görür. Bu tür hisseler, hem riskleri azaltır hem de yükseliş fırsatları sunabilir.

Bankacılık, enerji ve telekom gibi oturmuş sektörlerde bu hisselere daha sık rastlanır. Ancak düşük oran, bazen düşük büyüme beklentisinin de yansıması olabilir. Düşük F/K oranlı hisseler, hisse fiyatının şirket kârına göre düşük olduğunu gösterir ve potansiyel iskontolu yatırım fırsatlarına işaret edebilir.

2025 Yılında Düşük F/K Oranıyla Dikkat Çeken Hisseler

Fiyat/kazanç oranı düşük olan hisseler, genellikle yatırımcılar için cazip alım seviyelerinde kabul edilir. Aşağıda yer alan şirketler, 2025 verilerine göre düşük F/K oranlarıyla öne çıkmaktadır.

  1. EREGL – Düşük çarpan, yüksek temettü verimiyle sanayi devi
  2. SISE – İstikrarlı büyüyen cam üreticisi, iskontolu fiyatlama
  3. TOASO – Güçlü ortaklık yapısıyla düşük F/K’ya sahip otomotiv şirketi
  4. TTKOM – Sabit gelirli telekom operatörü, cazip değerleme
  5. ALARK – Enerji ve inşaatta faaliyet gösteren, düşük F/K’lı holding
  6. TUPRS – Rafineri sektörünün öncüsü, kârına göre ucuz hisse
  7. ISCTR – Bankacılık sektöründe düşük çarpanla öne çıkan hisse
  8. KOZAL – Altın madenciliğinde düşük F/K ile dikkat çeken şirket
  9. PETKM – Petrokimya sektöründe piyasa değerinin altında işlem gören hisse
  10. ENKAI – Nakit gücü yüksek, F/K oranı düşük taahhüt devi

Detaylı Hisse Analizine Giriş

Bu bölümde, “düşük F/K oranlı hisseler” listemizden ikişer şirketi ele alarak; her biri için özgün, farklı uzunlukta paragraflarla açıklamalar sunacağız. Paragraf sayıları ve uzunlukları rastgele bir desen izleyerek kullanıcı deneyimini zenginleştirecek.

EREĞLİ DEMİR ÇELİK (EREGL)

Geniş ürün yelpazesi ve uzun yıllara dayanan sanayi tecrübesiyle Ereğli Demir Çelik, sektördeki fiyat/kazanç ortalamasının altında işlem gören hisseler arasında yer alıyor. Hisse, güçlü temettü geçmişi sayesinde yatırımcıya düzenli nakit akışı sağlama potansiyeli sunuyor.

Şirketin iç pazardaki hakimiyeti, dışa dönük ihracat performansını da destekliyor. Dünyadaki çelik talebi dalgalansa da EREGL, maliyet yönetiminde gösterdiği başarıyla dönemsellik etkilerini hafifletebiliyor.


Artılar
  • Düzenli temettü verimi ve yüksek dağıtım oranı
  • Sektör lideri konumuyla fiyat esnekliği
  • Kısa vadeli borçluluk oranının düşük olması

Eksiler
  • Çelik fiyatlarındaki küresel belirsizlik
  • Enerji maliyetlerine duyarlı üretim yapısı
  • Döviz volatilitesine karşı maruziyet

ŞİŞECAM (SISE)

Cam ve kimya ürünlerinde geniş bir portföye sahip olan Şişecam, hem yurt içinde hem de uluslararası pazarda güçlü bir marka bilinirliğine sahip. Uzun vadeli yatırımcılar, şirketin istikrarlı kâr artışını ve düşük değerleme çarpanını cazip buluyor.

Sürdürülebilirlik odaklı üretim süreçleri, SISE’in çevresel risklere karşı dayanıklılığını artırıyor. Son yıllarda yapılan kapasite artırım yatırımları, gelecekteki ciro ve kâr büyümesine pozitif katkı sağlayabilir.


Artılar
  • Global çapta yaygın satış ağı ve tanınmış marka
  • Modernizasyon yatırımlarıyla verimlilik artışı
  • Temkinli bilanço yapısıyla düşük finansman riski

Eksiler
  • Cam ham maddesi fiyatlarındaki dalgalanmalar
  • Yoğun rekabetin kâr marjlarını baskılaması
  • Yüksek sabit maliyet yapısı

TOFAŞ (TOASO)

Tofaş, otomotiv sektöründe Türkiye’nin önde gelen üreticilerinden biri olarak, düşük F/K oranıyla dikkat çekiyor. Şirketin güçlü Fiat ortaklığı, teknoloji transferini ve pazar çeşitliliğini destekliyor.

Yıllık kârlılık trendi istikrarlı; iç pazarda ve ihracatta artan adetlerle büyüme potansiyeli taşıyor. Şasenin yüksek yerli katkı oranı, maliyet kontrolünde avantaj sağlıyor.


Artılar
  • Güçlü Fiat Chrysler ortaklığı
  • Yüksek yerli üretim oranıyla maliyet avantajı
  • Düzenli kâr artışı

Eksiler
  • Küresel otomotiv çip krizine duyarlılık
  • EUR/TL kur hareketlerinden etkilenme
  • Rekabetçi pazarda fiyat baskısı

TÜRK TELEKOM (TTKOM)

Sabit ve mobil operatör hizmetlerini bir arada sunan Türk Telekom, defansif yatırımcılar için düşük değerleme çarpanıyla öne çıkıyor. Şebeke altyapısına yapılan yatırımlar, gelir tabanını genişletiyor.

Pandemi sonrası artan veri trafiği, şirketin sabit genişbant abone sayısını yükseltti. Bu büyüme, gelirlerde sürdürülebilir artış potansiyeli sunuyor.

Kurumsal müşteri segmentindeki büyüme de kâr marjlarını destekliyor. Düzenli hisse geri alım programları, ek getiri fırsatı yaratabilir.


Artılar
  • Geniş sabit hat altyapısı ve genişbant kullanıcı artışı
  • Defansif iş modeliyle düşük volatilite
  • Düzenli hisse geri alım programları

Eksiler
  • Yoğun regülasyon ve tarife baskısı
  • Yüksek sermaye harcaması ihtiyacı
  • Mobil pazarda artan rekabet

ALARKO HOLDİNG (ALARK)

Alarko Holding, enerji ve inşaat başta olmak üzere çok sektörlü faaliyet gösteren bir yapı. Şirketin portföyü; termik santraller, altyapı projeleri ve gayrimenkul yatırımlarını kapsıyor. Bu çeşitlilik, dönemsel dalgalanmalara karşı koruma sağlıyor.

Son yıllarda enerji segmentindeki büyüme hamleleri, kârlılık kalemlerine olumlu yansımış durumda. Alarko’nun mali yapısı da borçluluk oranının ılımlı seviyelerde kalmasıyla yatırımcılara rahatlık sunuyor.


Artılar
  • Enerji yatırımlarıyla artan uzun vadeli gelir potansiyeli
  • Çeşitlendirilmiş iş modeli sayesinde risk yayılımı
  • Borç/öz kaynak oranının makul seviyede olması
  • Modern altyapı projeleriyle sürdürülebilir büyüme

Eksiler
  • İnşaat sektöründe proje teslim sürelerine bağlı belirsizlik
  • Enerji fiyatlarındaki küresel dalgalanma riski
  • Devlet düzenlemelerinden kaynaklanan operasyonel kesintiler

TÜPRAŞ (TUPRS)

Türkiye’nin en büyük rafineri şirketi Tüpraş, ham petrol işleme kapasitesiyle bölgesel lider konumda. Yüksek kâr marjı sunan rafineri iş kolu, şirketi düşük F/K oranlı başlıca adaylardan biri yapıyor.

Şirket, teknolojik yatırımlarla verimliliğini sürekli geliştiriyor. Bu sayede işlenen petrol başına düşen maliyetler azalırken, net kârda artış görülüyor.


Artılar
  • Bölgesel liderlik ve yüksek işleme kapasitesi
  • Sürekli modernizasyon yatırımlarıyla verimlilik artışı
  • Geri alım programlarıyla hisse başına değer desteği

Eksiler
  • Rafineri işletme maliyetlerinin enerji fiyatlarına bağımlılığı
  • Çevresel düzenlemelerin getirdiği ek masraflar
  • Yurtdışı ham petrol tedarikinde lojistik riskler
  • Küresel petrol fiyatlarındaki ani düşüşlere açıklık
  • Döviz kuru dalgalanmalarının kâr üzerinde baskısı

İŞ BANKASI C (ISCTR)

Türkiye’nin en yaygın şube ağına sahip bankalarından biri olan İş Bankası C, düşük F/K oranı ile defansif portföyler için ideal. Dijital kanalların kullanımındaki artış, operasyonel maliyetleri düşürerek kârlılığı destekliyor.

Kurumsal kredilerdeki güçlü pozisyonu ve heterojen gelir yapısı, faiz marjı dalgalanmalarına karşı tampon oluşturuyor.


Artılar
  • Geniş şube ve dijital ağ ile düşük maliyetli müşteri edinimi
  • Çeşitlendirilmiş kredi portföyüyle risk yayılımı
  • Yüksek sermaye yeterliliği rasyosu
  • Üstün likidite göstergeleri

Eksiler
  • Faiz oranı değişimlerine duyarlı net faiz geliri
  • Düşük faiz ortamında kârlılık baskısı

KOZA ALTIN (KOZAL)

Koza Altın, Türkiye’nin en büyük altın madenciliği şirketi olarak, düşük F/K çarpanıyla değer yatırımcılarının radarında. Rezerv artış projeleri, uzun vadede üretim kapasitesini güçlendiriyor.

Çevresel sürdürülebilirlik ve yerli iş gücü kullanımı, şirketin operasyonel maliyetlerini kontrol altında tutmasına yardımcı oluyor.

Döviz gelirlerinin aksine maliyetlerin yerel para birimiyle olması, kuru yükselişlerinde marjları olumlu yönde etkiliyor.


Artılar
  • Yüksek rezerv ve üretim potansiyeli
  • Döviz bazlı gelirlerle kur avantajı
  • Çevresel standartlara uyumlu üretim
  • İyi yapılandırılmış rodlama ve geri kazanım tesisleri

Eksiler
  • Altın fiyatlarındaki küresel volatilite
  • Maden sahası izin süreçlerindeki belirsizlik
  • Enerji maliyetlerindeki artış riskleri
  • Elektroliz ve işlem tesislerindeki kesintiler
  • Lojistik altyapı riskleri
  • Politik regülasyon değişikliklerine açıklık

PETKİM (PETKM)

Petrokimya alanında Türkiye’nin lider firmalarından PETKİM, hammadde tedarikini entegre tesis yapısıyla optimize ederek düşük F/K oranını sürdürüyor. İhracat odaklı üretim, döviz bazlı gelir akışı sunuyor.

Şirket, yeni poliolefin yatırımıyla kapasitesini artırırken, enerji verimliliği projeleriyle maliyet kalemlerini kontrol altında tutuyor. Bu sayede kâr marjı iyileşme potansiyeline sahip.


Artılar
  • Entegre üretim hattıyla hammadde maliyet avantajı
  • Güçlü ihracat performansı ve döviz geliri
  • Enerji verimliliği projelerinin getirdiği tasarruf

Eksiler
  • Hammadde fiyatlarındaki küresel dalgalanma
  • Yüksek enerji giderlerinin kâra etkisi
  • Lojistik ve navlun maliyet riskleri
  • Talep dalgalanmalarına karşı hassasiyet
  • Kredi maliyetlerindeki artış baskısı

ENKA İNŞAAT ve SANAYİ (ENKAI)

ENKA, uluslararası çapta büyük inşaat projeleri üstlenen güçlü bir müteahhit olarak düşük F/K oranıyla öne çıkıyor. Döviz cinsi gelirler, şirketin finansal görünümünü destekliyor.

Yüksek nakit pozisyonu ve temkinli borç yönetimi, ekonomik dalgalanmalara karşı koruma sağlıyor. Sürdürülebilir enerji projeleri de portföyde büyümeyi besliyor.

Yerel pazardaki altyapı yatırımları, operasyonel riskleri çeşitlendirirken, jeopolitik zeminin belirsizliği zaman zaman performansı etkileyebilir.


Artılar
  • Büyük ölçekli uluslararası projelerde güçlü referans
  • Yüksek döviz geliriyle kur avantajı
  • Temkinli borç/öz kaynak rasyosu
  • Sağlam nakit akışı ve likidite yapısı
  • Enerji segmentinde büyüme potansiyeli

Eksiler
  • Projelerde zamanlama gecikmeleri riski
  • Jeopolitik dalgalanmaların etkisi
  • İnşaat maliyetlerindeki yükseliş baskısı

FK’si Düşük Hisse Ne Demek?

Fiyat/Kazanç (F/K) oranı, bir şirketin piyasa değerinin yıllık net kârına bölünmesiyle elde edilen temel bir değerleme göstergesidir. Düşük F/K oranı, hissenin kârlılığına kıyasla ucuz kaldığını gösterir ve yatırımcılara potansiyel alım fırsatı sunabilir.

Ancak her düşük F/K oranlı hisse cazip değildir. Sektör ortalaması, şirketin büyüme beklentileri ve borçluluk seviyesi de değerlendirmeye dahil edilmelidir. Hızlı büyüyen teknolojide yüksek F/K, yerleşik sanayide ise düşük F/K norm kabul edilir.

Detaylı bir seçim için bilanço kalemleri, nakit akış tablo analizleri ve yönetim performansı incelenmeli; böylece “ucuz tuzak” riskinden kaçınılır.

Düşük F/K oranı, hissenin piyasa fiyatının yıllık kârına oranla görece ucuz kaldığını ve bu sayede değer yatırımcıları için potansiyel alım fırsatları yarattığını gösterir.

Lot Sayısı Az Olan Hisseler İyi Midir?

Lot sayısı, bir hisse alım veya satımındaki en küçük işlem adedini ifade eder. Lot’un az olması, yatırımcının küçük miktarlarla pozisyon açabilmesini sağlar; bu da portföy yönetiminde esneklik sunar. Özellikle piyasaya yeni giren veya küçük yatırımcılar için, daha düşük lot sayısı avuç dolusu hisse alma zorunluluğunu ortadan kaldırır.

Bununla birlikte, lot sayısının az olması her zaman olumlu değildir. Düşük lotlu hisselerde işlem hacmi genellikle düşüktür; bu da alım‑satım farkının (spread) genişlemesine yol açabilir. Yani hızlı alım‑satım yapmak isteyenler, fiyat kaymalarından etkilenebilir.

Küçük Lotun Avantaj ve Dezavantajları

  • Esnek pozisyon giriş-çıkışı: Küçük meblağlarla deneme yapmayı kolaylaştırır.
  • Portföy çeşitlendirmesi: Sermayenizi farklı hisselere yaymanızı sağlar.
  • Yüksek spread riski: Likiditesi az hisselerde alış‑satış fiyat farkı büyüyebilir.
  • Volatiliteye açıklık: Düşük işlem hacmi, fiyat dalgalanmalarını tetikleyebilir.

Lot sayısı az olan hisseler, küçük yatırımcıya esneklik sunsa da likidite ve fiyat istikrarı açısından risk taşıyabilir. Yatırımcılar, işlem hacmi ve piyasa derinliğini mutlaka kontrol etmeli, maliyet-fayda dengesini gözeterek karar vermelidir.

Lot sayısının düşük olması, yatırımcıya küçük adımlarla girip çıkma imkânı tanırken, düşük likidite nedeniyle maliyetlerin beklenenden yüksek olmasına neden olabilir.

Lot uygulamaları, Borsa İstanbul Pay Piyasası Prosedürü’nün “İşlem Birimi (Lot)” başlıklı 5.1.1 maddesinde tanımlanmıştır; burada 1 lot = 1 pay olarak belirlenir. Resmi ayrıntılara ve güncel düzenlemelere, Borsa İstanbul’un yayımladığı bu prosedür dokümanından ulaşabilirsiniz: Borsa İstanbul Pay Piyasası Prosedürü

Borsada Kaç Şirket Battı?

Borsa İstanbul’un tarihine baktığımızda, iflas eden veya piyasa değeri sıfıra yaklaşan şirket sayısı yaklaşık 20–30 civarında. Bu rakam, 1980’lerden bu yana yaşanan ekonomik kriz dönemleri ve sektör dönüşümlerine bağlı olarak şekillendi.

“Battı” tanımı çoğunlukla işlem görme hakkının geçici veya kalıcı olarak durdurulması, temettü ödemelerinin kesilmesi ve zararın üst üste gelmesiyle ilişkilidir. Örneğin Bank Asya’nın 2015’teki işlem durdurması, yatırımcılarca “batma” örneği olarak verilir.

Borsada Kaç Şirket Battı

Ancak her uğultu, tam bir iflas anlamına gelmez. Pek çok şirket yeniden sermaye artırımıyla veya birleşme ve devralmalarla piyasaya dönmeyi başardı. Dolayısıyla “batma”dan sonra toparlanma hikâyeleri de az değildir.

Düşen şirket sayısı, Borsa İstanbul’un derinleşen yapısı ve düzenleme mekanizmalarının güçlenmesiyle birlikte geriledi; bu da yatırımcı güvenini artırdı.

Borsada kaç şirket battı sorusunun cevaplarsak, tarihte yaşanan ekonomik sarsıntılar ve düzenleyici müdahaleler ışığında 20–30 arasındadır.

Hangi Hissenin Tahtası Kapandı?

Tahta kapanması, bir hissenin geçici veya kalıcı olarak Borsa İstanbul’da işlem görmeyi durdurması demektir. Genellikle mali tablo şeffaflığındaki sorunlar, yönetim krizleri veya düzenleyici uyarılar bu duruma yol açar.

İşlem yasağı başladıktan sonra yatırımcılar hisseyi alıp satamaz; bu da likiditeyi sıfıra indirir. Şirket tekrar işlem görmeye başlamazsa, yatırımcılar yatırımcılar zararı realize etme imkânı bulamaz.

Örnek Olaylar:

  • Bank Asya (ASYAB): 2015’te yönetim ve sermaye yapısındaki belirsizlikler nedeniyle tahtası tamamen kapandı.
  • Petrol Ofisi (POFS): Ortaklık değişim sürecindeki bloka bağlı olarak bir dönem menkul kıymetleri bloklandı.
  • Güneş Sigorta (GUNES): Finansal raporlama eksikliği sebebiyle kısa süreli işlem yasağı yaşadı.

Tahta kapanan hisseler, yatırımcıların yanlış risk yönetimi ve şirketin şeffaflık sorunları nedeniyle ciddi zarar görebileceği uyarısını taşır.

Sonuç

Düşük F/K oranlı hisseler, değer yatırımcılarına “ucuz” ve potansiyel iskontolu alım fırsatları sunar. Ancak tek başına F/K yeterli bir gösterge değildir; bilanço sağlığı, büyüme beklentileri ve sektör dinamikleri de dönüşüm riskine karşı titizlikle değerlendirilmelidir. Çeşitlendirilmiş bir portföyde, düşük F/K’lı hisseler dengeli bir risk-getiri profili yaratabilir.

Yatırım kararlarınızı verirken lot sayısı, likidite ve şirketin sürdürülebilir kâr yapısı gibi ek ölçütleri de göz önünde bulundurun. Böylece hem “ucuz tuzak” riskinden kaçınır hem de uzun vadeli getiri potansiyelinizi maksimize edersiniz.

Sık Sorulan Sorular


Hayır. F/K oranı önemli bir başlangıç noktasıdır ancak şirketin borçluluk seviyesi, büyüme hızı ve nakit akış tabloları da mutlaka incelenmelidir.


Genellikle bankacılık, enerji ve sanayi gibi olgun sektörlerde F/K çarpanı görece düşüktür; teknoloji gibi hızlı büyüyen alanlarda ise daha yüksek F/K norm kabul edilir.


Düşük lot sayılı hisselerde işlem hacmi ve spread’i kontrol edin; likiditesi yetersiz şirketler, küçük yatırımcı için giriş-çıkış maliyetini artırabilir.


Tahta kapanması, şirketin geçici veya kalıcı işlem yasağıyla karşılaştığını gösterir. Şeffaflık sorunları veya mali sıkıntılar bu durumu tetikleyebilir.
Not: BorsaAtlas'ta yer alan içerikler yatırım tavsiyesi niteliği taşımaz. Lütfen kararlarınızı kendi araştırmalarınızla veriniz. Detaylı bilgi